Çocuklarınız, sizin çocuklarınız değil

YAZAN: Emine Durmuş, Sınıf Öğretmeni

Merhaba,

Anneler, babalar, eğitimciler, hayatında en az bir kez bir çocuğa bir şey öğretmeye çalışmış herkes buraya toplansın çünkü size bir şey sormak istiyorum. *O çocuğa “o şeyi “ öğretmeye çalışırken hiç “bunu öğrenmek istiyor musun?” ya da “sen ne öğrenmek istersin?” diye sordunuz mu?*

Hayal Gücü Merkezi olarak biz çocuklara tam da bu soruları sorarak tamamen çocukların ilgilerine, meraklarına ve becerilerine göre öğrenebilecekleri bir eğitim yaklaşımı oluşturduk. **Sor-Keşfet-Üret** adını verdiğimiz bu yaklaşımda gördük ki çocukların sadece öğrenme süreçlerine değil iş birlikli ve akran öğrenmeye, anlamlı sosyalleşmeye, **“yapabilirim”** dedikleri becerileriyle ortak üretim süreçlerine, kendilerini ve birbirlerini keşfetmeye kadar pek çok şeye yetişkin müdahalesine gerek duymadan içsel bir motivasyonla dahil oluyorlar. Tüm bunları yaparak aslında kendi yolculuklarına çıkıyorlar. Durmadan, sormaktan vazgeçmeden, üreterek, yaratarak ilerledikleri bir yolculuk.

Öyleyse yetişkinler olarak bizler ne yapmalıyız diye soruyorsanız oldukça basit bir cevabı var: Onlara bu yolculukları boyunca kendi yolculuğumuzun da yolcuları olarak eşlik etmek. Çünkü çocuklar küçücük bedenleri ama sonsuz yaratıcı güçleriyle, hiçbir kalıba sığmayan zihinleriyle, bitmeyen meraklarıyla bizlere bambaşka dünyaların kapılarını açıyor, umutlarımızı tazeliyorlar. Hepimize ilham veriyorlar.
Hayal Gücü Merkezi olarak bizler de çocuklardan aldığımız ilhamla eğitimcileri bu yolculuğa dahil etmek istiyoruz. Siz de katılmak isterseniz kapımız herkese açık.

Son olarak bu yazıyı Halil Cibran’ ın bir şiirinden şu bölümle bitirmek benim için çok anlamlı;

*Çocuklar sizin çocuklarınız değil, onlar kendi yolunu izleyen Hayatın oğulları ve kızları. Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler. Ve sizinle birlikte olsalar da, sizin değiller. Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil. Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır. Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil. Çünkü ruhları yarındadır. Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.*
….

Bir başka yazıda görüşmek üzere.

Sevgiler…